Kabe’ye büyük baskının nasıl yapıldığı, Fransız antiterör timinin Müslüman olması ile başlayan operasyon hakkında detaylı bir yazı sizleri bekliyor… Kabe’nin İşgali

Son dönemlerde ülkemiz görsel ve yazılı basınında sayısız haberlere konu olan ve vatandaşlarımız arasında da hakkında en çok değerlendirme yapılan, ölümüne ilişkin tahminler yürütülen ve cinayetin oluş biçimi ve sonrasına ilişkin komplo teorileri türetilen konuların başında şüphesiz gazeteci Cemal KAŞIKÇI’nın vahşice öldürülmesi gelmektedir.

Dünya basınında da oldukça haber olan Suudi Yönetiminin parmağının olduğu iddiaları bulunan bu cinayet olayı sonrasında, akıllara hemen Suudi yönetimince yapılmasına karar verilen büyük Kabe operasyonu gelmektedir.

Kabe’ye Büyük Baskın” şeklinde başlıkta belirttiğimiz konunun detaylarını ve Suudi Yönetiminin operasyon biçimi hakkında detaylı bir fikir sahibi olabileceksiniz.

İslam aleminin en kutsal yeri olan ve her yıl milyonlarca Müslümanın hac ve umre gibi nedenler ile ziyaret ettiği İslam’ın son kıblesi Kabe, içinde bulunduğumuz 2019 yılından tam 40 yıl önce kanlı bir terör saldırısına maruz kalmıştır.

Bugün dahi nedeni, nasıl ve kimlerce yapıldığı ya da yaptırıldığı tam olarak bilinmeyen bu kanlı saldırı ve sonrasında yaşananlar yazımızın devamında detaylıca anlatılmaya çalışılmıştır.

Bundan tam 40 yıl önce Kabe, yaklaşık 500 kişiden oluşan rejim karşıtı bir grup tarafından baskına uğramış, yüzün üzerinde insan Kabe’de rehin alınmıştır. Kabe iki hafta gibi bir süre işgal altında tutulmuştur.

1979 yılının son aylarında Kabe hüzünlü olaylara ve sahnelere şahit olmak zorunda bırakılmıştır. 20 Kasım sabahı işgalci bir grupça Kabe işgal edilmiştir. Tekbir sesleri eşliği altında yapılan bu işgal ve sonrasında yaşananlar asla unutulmayacak sahnelerden oluşmaktadır. Muhammed el Kâhtânî adında birine itaat edilmesini isteyen bu işgalci grup, saldırı hazırlıklarına aylar öncesinden başlamışlar, Kabe’nin altında yer alan dehlizlere silah ve yiyecek depolayarak baskının ilk adımını atmışlardı. Yine bu sayede dehlizlere dışarıdan girişin önüne geçilmesi işgalciler tarafından sağlanmıştır. Oteybi adından biri işgalcilere önderlik etmekte, Kabe ve çevresindeki dağlardan bir kısmı işgalcilerce işgal altında tutulmaktaydı.

Olaylara müdahale edemeyen Suudi Güvelik Kuvveti ve yönetimi Pakistan’dan destek talep etmiş ancak Pakistan Güvenlik Kuvvetleri de olayların sonlandırılması noktasında bir şey yapamamışlardır.

Çaresiz kalan Suudi Yönetimi, Fransızlardan yardım talep etmişler ve Fransız antiterör timleri harekete geçmiştir. Ancak tam bu noktada büyük bir sorun ortaya çıkmıştır. Çünkü Mekke’ye ve Kabe’ye gayrimüslimlerin girişleri yasaktır. Burada da yine ilginç bir yol seçilerek dönemin Mekke Kadısından Fetva talep edilmiştir. Kadı tarafından verilen fetva uyarınca “Fransız antiterör timine Kelime-i Şehadet okutulmuş” ve bu sayede Müslüman olmaları sağlanmıştır.

Ve sıra geldi antiterör timlerince yapılan dehşet baskına… o günlerde şehrin altyapısı yenilenmekte, borular değiştirilmekteydi. İlk olarak tüm borular Kabe’nin altında yer alan dehlizlere bağlandı. Daha sonra dehlizlere sarin gazı verildi, gazın ulaşamayacağı yer olabilir düşüncesiyle dehlizlere yoğun miktarda su basılarak Kabe’nin sularla dolması sağlanmış ve tabi hemen arkasından suya elektrik verilmiştir. Yetenekleri ile meşhur (!) Fransız antiterör timine ise gazdan veya elektrikten öldürülen işgalcileri suyun içerisinden toplamak kalmıştır. Bu baskın sonunda birçoğu işgalci 250’nin üzerinde kişi ölmüştür.

İşgalcilerin liderleri de dahil sağ kalanlar yine bir fetva ile önce kolları sonra bacakları kesilerek idama mahkum edilmişlerdir.

Bu yazının okunmasından ve biraz da araştırma yapıldıktan sonra bugün yaşananları biraz daha iyi yorumlayabileceğimizi düşünmekteyiz.