Son günlerde çok sık duyduğumuz Sit Alanı kelimesi nedir, arkeolojik sit alanı ve doğal sit alanı ne anlama gelmektedir?
Sit alanı kavramını özellikle basında çok sık duymaktayız. Maalesef sit alanı ifadesinin basında çok sık yer almasının sebebi çoğu zaman güzel haberlerle olmamaktadır. Keşke çıkan haberler sit alanlarının ziyaretçi sayısı, sit alanlarının güzellikleri, sit alanlarının güzelleştirilmesi gibi başlıklarda olabilseydi ancak genel de sit alanı imara açıldı, sit alanında kaçak yapılaşma, sit alanı bakımsızlıktan yok olmak üzere, sit alanı mahkemelik oldu gibi haberlerle basında yer bulmaktadır.
Sit alanı deyince zihinlerde oluşan en temel ifadeleri yazacak olursak; Doğal görüntü ve güzellikleri bozulmamış bölgeler, arkeolojik yapılar, tarihi kalıntılar veya benzersiz yapılarıyla kendine has mimari yapılarıyla dikkat çeken yerleşim yerleri, insanların ziyaret etmek ve gezmekten keyif aldıkları yerler olarak ifade edebiliriz. İşte bu kadar özel yerlerin günümüzde de varlıklarını sürdürebilmelerinin nedeni sit alanı olarak belirlenip koruma altına alınmalarındandır.
Sit alanı kavramının kökü Fransızca konum, yer, mevki demek olan “site” sözcüğünden gelmektedir. Genel olarak nadir bulunan tarihi ve doğal güzelliklere sahip alanlar sit alanı olarak ifade edilir.
Sit alanlarının belirlenmesi ve ilan edilmesi aşamasında doğal güzelliklerin korunması ve sonraki kuşaklara bozulmadan aktarılması hedeflenir.
Sit alanları koruma altında tutulmakta olup, sit alanlarında yapılaşmaya izin verilmez ya da belirli şartlarla sınırlı yapılaşmalara izin verilebilmektedir.
Arkeolojik Sit Alanı
Arkeolojik sit alanları, geçmiş dönemlere ait uygarlıklar hakkında bilgiler veren alanlardır. Efes Antik Kenti ülkemizin en büyük arkeolojik sit alanı olduğu bilinmektedir.
Arkeolojik sit alanları 1.derece arkeolojik sit alanı (yapılaşmaya izin verilmemektedir), 2. derece arkeolojik sit alanı (bazı kurallar dâhilinde kullanılabilmektedir) ve 3. derece arkeolojik sit alanı (kullanma kararları doğrultusunda yeni düzenlemelere izin verilebilmektedir) ve kentsel arkeolojik sit alanı (korunması gereken taşınmaz kültür varlıklarıdır) olmak üzere dört kategoriye ayrılmıştır.
Doğal Sit Alanı
Doğal sit alanları, kendiliğinden (doğal olarak) veya insan eli ile yapılan düzenlemeler sonucu oluşmuş sit alanlarıdır.
Jeolojik dönemlere ait olmaları, nadir bulunmaları, olağanüstü özellik ve güzelliklere sahip olması sebebi ile koruma altında tutulmaları gerekmektedirler. Doğal sit alanlarına örnek olarak Pamukkale travertenleri gösterilebilmektedir.