Deliler; korkusuz, yiğit, mücadeleci ve savaşçı kişiliklerinin yanı sıra farklı kıyafetleri, ilginç savaşma yöntemleri ile Osmanlı Ordusunun en farklı ve ürkütücü askeri bölüğüdür.
Deliler Ocağı, Deliler Bölüğü, Savaşçı Deliler… ilk duyduğumuz da yada okuduğumuz da biraz tuhaf geliyor değil mi. Nasıl yani Osmanlı Ordusunda delilerden oluşturulmuş bir bölük mü var? Delilere nasıl emir verip, aralarında nasıl birlik sağlıyorlar ki vb. düşünceler hepimizin aklında canlanıyor sanki. Peki gerçekte öyle mi, Osmanlı Ordusunda Delilerden oluşturulmuş bir birlik ya da askeri sınıf var mı?
Milli Bayramlarımızda gerçekleştirilen resmigeçit törenlerinde, yaşadığımız şehirlerin kurtuluş günlerinde canlandırılan mizansen gösterilerde veya internet sayfalarında dolaşırken birbirinden farklı kıyafetleri olan askeri birlik sınıflarını görmekteyiz. Kıyafetlerinin birçoğu bize tuhaf gelen, üniformaların şekli ve görüntüsü günümüze oldukça uzak, bizlere bazen masalsı bazen de korkutucu gelen bu askeri birlik ve kıyafetlerin en ilginç ve en farklısı olan DELİLER hakkında her şeyi yazımızın devamında bulabileceksiniz.
Deliler; korkusuz, yiğit, mücadeleci ve savaşçı kişiliklerinin yanı sıra farklı kıyafetleri, ilginç savaşma yöntemleri ile Osmanlı Ordusunun en farklı ve ürkütücü askeri bölüğüdür. Deliler, 15. yy. sonlarında oluşturulmuş ilginç ve korkutucu bir bölüktür.
Deliler Bölüğünün, isimlerinin hakkını verircesine savaşarak dikkatleri çektiği ilk savaş Varna Savaşıdır. Günden güne sayıları artan Deliler önemli bir askeri güç haline geldiler.
Deliler grubuna dahil olabilmek için, Deliler Birliğine katılmak isteyen gençlerin öncelikle gösterişli bir fiziğe sahip olmaları gerekliydi. Gençlerin ilk olarak “zobu” ağalarından birinin yanında yetiştirilmesi gerekliydi. Bu yetiştirilme sürecinde ocağın usulünü, kurallarını ve deli olmanın ince detayları öğretilirdi. Kişi Deli olma konusunda kendini ispatlayabilirse, devlete hizmet edeceğine sözler verirdi. Bütün bu aşamalardan başarıyla geçen deli adayına, törenle deli kalpağı giydirilir ve “ağa çırağı” olarak deftere kaydı yapılırdı.
Deliler Birliğinin en önemli görevi düşmanın moralini ve psikolojisini bozmaktı. Para ve mülke çok önem vermeyen Deliler daha çok padişaha gönül bağıyla bağlı idiler.
Deliler birliği nasıl giyinirdi, kıyafetleri nasıldı sorusuna cevap verilecek olunursa, Deliler; vücutlarını özellikle leopar ve çeşitli derilerden oluşan bir üstlük ile sararlardı. Kullandıkları atları ise kendileri kadar dehşet verici hale getirilip, başından kuyruklarına kadar devasa hayvan derileriyle kaplanırdı. Sarık ve miğfer yerine başlarına her yeri alacalı ve her yeri garip tüylerle kaplı kalpaklar kullanırlardı. Kanatlarını açmış kartalın görüntüsünü veren tüyler, hafif ve küçük kalkanlarını da süslüyordu. Cesaretin doruklarında gezen Deliler, sadece mızrak ve kılıç taşıyorlardı.
Delilerin en meşhur özelliklerinden biride tokatlarıydı. Rivayetlere göre Osmanlı tokadının mucidi görülen Delilerin, mermerleri tokatlayarak ellerini güçlendirdikleri bilinmektedir. Savaşlarda tokat atarak atları devirdikleri ve yine tokatlarıyla düşman öldürdükleri de birçok kaynakta yer almaktadır.